Müphem

Perşembeyi pazartesiden, cumayı pazardan daha çok seviyoruz.  24 saatlik dilimler şekli… Yedi dilim, bir pizza ediyor. Hepsi de eşit boyutlarda yedişer dilim. Mantarsız, baharatsız… Biriniz de yedi dilim pizza mı olur demedi, biliyorum. Siz bakmayın bana. Benim konuşasım geldi biraz ama sanırım ne konuşacağımı kestiremiyorum. Yani, öyle ufak tefek düşünceler dalgaların kıyıya vurduğu gibi aklıma gelip gelip gidiyorlar. Bazen hayvanların gözünün içine baktığımda acaba ne düşünüyorlar da böyle saçma mimikler yapıyorlar diye düşünüyorken şu an kendimi tam da öyle hissediyorum. Karnım da tok üstelik. İstiklalin ücra sokaklarının birindeki plazada çalışan Nermin Abla gibi, çay-kahve-sigara.. Keyifler yerinde yani. Her neyse. Bugün perşembe. Severiz perşembeleri. Bu güzel perşembenin akşamına garip şeyler bırakıyorum.


direkler eğik, burnumuz batmış suya
insan düşmanın sillesinden kaçar ya
soluğunu ensesinde duya duya
ve koşar başını hiç kaldırmadan
gemi öyle koştu, rüzgar öyle coştu
kaçtık güneye hiç durmadan

birden rüzgar dindi, tüm yelkenler indi
yoğun bir hüzün çöktü her şeye
ağırlığı hissettik, rastgele sözler ettik
sırf denizin sessizliği bozulsun diye

nasıl ıssız bir yolda yürürken birisi
adımlarını korku ve dehşetle atar
ve dönüp ardına baktıktan sonra
çevirip de başını bakmazsa tekrar
çünkü bilirse bir adım gerisinde
kendisini izleyen bir şeytan var


Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑