Limonata

Bir bardak suya bir kaşık toz şekeri döküp, iyice karıştırdıktan sonra, üstüne doğru dürüst sıkılıp çay süzgecinden geçirilmiş, yarım limon suyu eklersin... Ve hepsini karıştırırsın. Bardak, görkemli ve uzunca bir bardaksa, yarım yerine bir limon sıkar, bir kaşık toz şekerini de, iki kaşık yaparsın... Bir limonata, dişleri donduracak kadar mı soğuk olmalıdır? Hayır, bardağın çevresine... Continue Reading →

Sevgili Dostlarım

Baktığım yerde olmayan neyse beni fazlasıyla rahatsız ediyor. İçimdeki bu berduşluğun sebebini bilmiyorum. Çok mu düşünceliyim? Hayır. Cefakar? Yine Hayır. Neler olduğunu kestiremediğim, ucunda mutlak sonsuzluk olduğuna inandığım bu yerde daha fazla çirkinliği kaldırabilecek miyim ? Buna ise cevabım hayır değil, bilmiyorum. Tek bildiğim, gördüğüm ve etkilendiğim tüm manzaralar, içime işlemiş o çığırtkan çocuk sesleri,... Continue Reading →

Müphem

Perşembeyi pazartesiden, cumayı pazardan daha çok seviyoruz.  24 saatlik dilimler şekli... Yedi dilim, bir pizza ediyor. Hepsi de eşit boyutlarda yedişer dilim. Mantarsız, baharatsız... Biriniz de yedi dilim pizza mı olur demedi, biliyorum. Siz bakmayın bana. Benim konuşasım geldi biraz ama sanırım ne konuşacağımı kestiremiyorum. Yani, öyle ufak tefek düşünceler dalgaların kıyıya vurduğu gibi aklıma... Continue Reading →

Kuzine

Güneşin gökyüzüyle ahenkle dans ettiği şu sıralar, yanımda sevdiğim/seveceğim insanların olduğu küçük bir ada kumsalında olmayı deliler gibi istediğim bir günün akşamüstündeyim. Abartılacak bir şey değil yahu, ara ara size bize hep olur böyle. Sahi, sizden n'aber ? Papatyaların, kıştan kalma kardelenlerin ufak ufak sinyaller çaktığı şu sıralar siz nasılsınız ? Umuyorum ki bir papatyasınızdır.... Continue Reading →

Şubat Ayazı

Çiğ düşmüş karanlık sokakların kenarında ürkerek yürüyen, annesini kaybetmiş bir köpek yavrusu.. Aranıyor. Buz gibi esen ve iç ürperten, dağların eteğinden ne yırttıysa koparıp getiren rüzgarın ıslıklarına hızlı soluğunun sesiyle karşılık veriyor. Hava kasvetli, köpek düşünceli. Köyün sokakları boş, ışıklar kapanmış, köylülerse uykuda. Kulakları, hasata çıkmak için sabah ezanının sesini bekliyor. Evin küçük çocuğu annesinin... Continue Reading →

Vapur Çayı

-Şehre henüz yeni ayak basmışım. Abi gerçekten bu vapur, otobüsler, eminönündeki o mavi köprü... Altından öylece geçtik gittik köprünün altından az önce. Ben de kafamı eğiyorum biliyo musun. Gerçekten çok iyi çok teknolojik bir yermiş burası. Bizim oralarda ne böyle teknolojik şeyleri bulursun ne de bu kadar insanı. Neyse. Biz bizim oralarda seyyar işi yaparız... Continue Reading →

Nane-i Limon

Hayatımı buraya yazsam bir roman çıkmaz belki ama ibret-i alem için mükemmel malzemeler barındıracağından hiç şüphem yok. Belirsizlikler ve yanlış alınmış kararlar yağmur damlaları şeklinde düşerken yeryüzüme, sırılsıklam ediyor tüm bunların sonuçları beni. Evet, yargıcım bu gece. Hem kendimin, hem de hayatıma bir şekilde dokunan herkesin yargıcıyım. Gecelerin yargıcı... Kör bir kuyuya taş atarsın da... Continue Reading →

İç Güveysinden Hallice

  Bulamadım bir yol Çıkamadım içinden Düştüm sanıyorum Ah uçsuz kuyuya yeniden   Soğudu mu için ? Yandı mı çıram ? Çok mu uzaklaşmışım benliğimden...   Her şey tuzla buz Sonunu bana soruyorsun: Düştün sanıyorum Ama yanıldım bak yeniden   Soğudu mu için ? Dövüldü mü hançerim ? Kaç kaldı geriye aldığım nefesimden...   Duygularım alabildiğine... Continue Reading →

Hola

Yukarı baktığımda görüyorum her şeyi; Kırılmış hevesleri, hırıltılı insan nefesleri... Sağımda ve solumda meleklerim(kaçışıyorlar benden), devam ediyorum bir yerlere savrulan hayata. Günümü şen eden her ne isen, senden vazgeçmek veya vazgeçmeye çalışmak derin bir ızdırap veriyor bana. Bir de bunu hayat boyu yaptığını düşün. Muhtemelen seni bir daha asla göremeyeceğim bir yere koyup adaklar adardım... Continue Reading →

Füme

Her şeyin bir rengi olduğunu bilirim. Günlük koşuşturmacaların, beklenmedik ekim sıcağının, tozdan grileşmiş yol ortasındaki ağacın veya pek vasıfsız görünen bir canlının. Bakıldığında kibrinden yorgun düşmüş bir savaşçı gibiyim, ama bu renkleri gözardı etmemek adına da savaştım. Gocunmadan, enseyi karartmadan... Yaşamak uğruna yaptığım bu şey, belki de farkında ola ola kendini kandırmaktı, bilemedim. Sapienler buna... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑